Tasinma vakti geldi...

Sevgili takipcilerimiz, yeni blogumuzda birlikte olmak dilegiyle..

http://www.personelit.com/ "

Güvenli Limanlari Terkedin!

Hayatindan memnun ne kadar cok insan var degil mi? Ya da mutsuz ama mutluymus gibi yapan. Bir cogumuz, suan ki yasantimizla gerceklesmesi mümkün olmayan hayallerle avunup duruyoruz. Artik yeter demenin vakti gelmedi mi sizce?

Krizler, olumsuzluklar, dertler derken hayallerde mi kalsin hep o güzel günler? Sikayet etmek yerine kalkmak düsülen yerden, ümitsizlik yerine bir kere daha ama daha istekli denemek. Olmaz denilene neden olmasin tebessümü göstermek.. Peki ama nasil?

Sihirli degnegim yok elbet ama bir bukle Mark Twain' e ne dersiniz:)

Güvenli limanlari terkedin! Arastirin, hayal edin ve kesfedin.. Yılmadan bir kere daha yeniden ama daha istekli deneyin..

Güclü - Zayif Analizi


Ülkeye dönüs ve yeni blog hazirliklari bu bloga gereken ilgiyi gösterememe neden oldu, öncelikle bunun icin okuyuculardan özür dilerim.
Bu günkü konumuzda, bilhassa mülakatlarin vazgecilmez sorusu "Güclü-Zayif yönleriniz nelerdir?" üzerinde duracagim. Hep söylenir; "güclü-zayif yönlerinizi iyi belirleyin, ifade ederken düzgün cümleler kurmaya calisin gibi.. Ama nasil yapilacagi pek anlatilmaz. Birlikte degerlendirmeye calisalim:

Umudunu Kaybetme!!

Resmi görünce aa bu filmi izlemistim, cok güzeldi tepkilerini duyar gibiyim. Will Smith ve oglunun basrollerini paylastiklari, ülkemizde Umudunu Kaybetme adiyla gösterilen gercek hayattan uyarlanma harika bir film. Kemik ölcüm cihazi satisindan basarili bir borsaciya dönüsün duygusal ve ögretici anlatimi. Bir Hollywood filmi olmasina ragmen basarili olabilmek icin gerekli olan tüm önemli noktalari akici anlatimiyla izleyiciye sunuyor.



Caliskanlik ve Istek

Chris Gardner 1980' lerin basinda pahali kemik ölcüm cihazlari satisi yapan daha dogrusu yapmaya calisan, esine ve ogluna iyi bir hayat sunma derdiyle kosusturan bir baba rolünde. Basarili olabilmek icin gereken caliskanlik ve istege sahip aslinda. Yalnizca baslangicta izledigi yol biraz yanlis.

ABC Analizi


Ciromuzu en cok etkileyen ürün cesitleri hangileridir? En cok hangi servis hizmetlerimizle müsteri memnuniyetini sagliyoruz? Depomuzda ne kadar ürün bulundurmaliyiz?

ABC Analizi, durum belirleme ve elde edilen verileri önem sirasina göre gruplandirma islemi yapan  aktuel durum analizidir. Yapilan bircok arastirmada- ki ilki Pareto tarafindan 19. yy. da yapilmistir.- olaylarin 80/20 kuraliyla isledigi anlasilmistir. Yani genel itibariyle %80' lik bir sonuc %20' lik bir etkiyle ortaya cikmaktadir. Örnegin; perakende sektöründe faaliyet gösteren bir isletmenin unlu mamüller bölümü, isletmenin % 20' lik kismini olustururken, toplam cironun % 80' ini olusturur. Burada kesin bir yargiya varmak mümkün degildir ancak ana hatlariyla sonuc pek sasmaz. Bu % 80' lik gelir elde ettigimiz unlu mamüller grubu A, % 12' lik gelir elde ettigimiz diger grup B ve kalan % 8' lik grupsa C olarak önem sirasina göre bölümlere ayrilir. Böylece hangi noktalar üzerine yogunlasmamiz gerektigi netlesmis olur.

Haftanin En Verimli Günü Hangisi?

Resim: stefigno.tumblr.com
Amerikali bir arastirma sirketi, calisanlarin mesai saatleri icerisinde en verimli oldugu günü incelemis. Arastirmaya katilan kisilerin % 57' si Sali gününü en verimli olduklari gün olarak ifade ediyor. Toplantilarin ve yogunlugun en fazla oldugu sendromlu Pazartesi ikinci sirada. Carsamba günleri verimde düsüs belirtilerinin görülmeye baslandigi gün olarak tespit edilmis. Persembe, hafta sonu hayallerinin zihinden gectigi, bu haftada bir bitseydi dedigimiz gün. Sürpriz olmayan sonucsa Cuma günleri. Özellikle Cuma ögleden sonralari calisan performansinin en düsük oldugu zaman dilimleri. Insanlar hafta sonu planlari yaparken hala mesaide olduklarini unutuyorlar. Arastirmada Pazar günü icin ilginc bir tespit var. Katilimcilarin bir kismi Pazar günlerini en verimli gün olarak belirtmis, sebep ise; ise gitme "derdinin" olmamasi.

Arastirma yalnizca bu bilgileri vermis. Peki neden böyle davraniyoruz sorusuna bir cevap yok maalesef. Sizlerin de fikirlerini almak adina kücük bir anket hazirladik. Düsüncenizi belirttikten sonra, verimli oldugunuz günü burada yorumlarsaniz cok mutlu olurum:)

Verimli calismalar diliyorum..

3 Kisilik, 6 Tip, Hangisi Sizsiniz?



Vizyoner misiniz, Gerici mi?

Birseyler yapmak isteyen mutlaka bir yol bulur. Hicbir sey yapmak istemeyen bahane bulur.

Girisimci misiniz? Engelleyici mi?

Ya cözümün bir parcasi olursunuz ya da problemin.

Suclu musunuz? Kurban mi?

Ya baskalarinin lükslerinin cezasini cekersiniz ya da kendi lüksleriniz icinde bogulup gidersiniz.

Inovasyon Hicbir Zaman Sevincle Karsilanmaz! Gustave Eiffel

Paris deyince aklimiza ilk hangi görüntü gelir? Cogumuzun Eyfel Kulesi. Peki ya Eyfel Kulesi deyince? Tabi ki Gustave Eiffel. Eiffel 1832-1923 yillari arasinda yasamis köprü, tren yollari ve celik yapilar üzerine ün salmis ünlü mimardir. Amerikadaki Özgürlük Aniti' nin da mimarlarindandir ayni zamanda.

Gustave Eiffel, gercek bir lider profilidir, basarili bir mimar olmanin yaninda. 1884 yilinda Stephen Sauvestre ile tasarlamaya basladigi Eyfel Kulesi projesi gercek bir inovasyon örnegidir ve hep yapildigi gibi sevincle karsilanmamis aksine büyük tepkiler almistir. Dönemin ünlü sanatcilarindan Emile Zola, Alexandre Dumas ve Guy de Maupassant' in öncülügünde, böyle bir demir yigininin Paris ' in kalbine yerlestirilmesi fikri, Fransiz inceligine, zerafetine, sanatina yapilmis korkunc bir hakaret olarak degerlendirilmistir. Tam da bu noktada Eiffel, lider durusunu sergilemis, projesinin ülkesine ne kadar faydali olacagina insanlari ikna etmeye calismistir. "Fransa, bayragi 300 metre yüksekte dalgalanan tek ülke olacaktir." sözü ona aittir. 1889 yilinda kulenin tamamlanmasi ve dünyanin her yerinden kuleyi görmeye gelen milyonlarin ilgisi Gustave Eiffel' i hakli cikarmistir. Bugün, yilda ortalama 7 milyon ziyaretcisiyle yüksek kar oranli sirket görünümüdedir adeta. ( 2011 yili icin giris ücreti 11 Euro)


Dogru Yatirim

Insanoglu üc kaynaga sahiptir: Zaman, Enerji ve Para. Ve tabi ki ic degerlerimiz: Bilgi, Tecrübe ve Yetenek. Böylesine yüksek donanima sahip insan, her istedigini yapabilir degil mi? Maalesef öyle degil:(

Büyük bir cogunlugumuz sahip oldugumuz bu degerleri ya hic kullanmiyor ya da cok az bir kismiyla yetinip, bitiriyor kisacik ömrünü. Oysa hepimiz öylesine degerliyiz ki neden bir eser de biz birakamayalim dünyaya, neden insanogluna bir faydamiz dokunmasin...

Süphesiz hepimizin hayalleri, arzulari vardir. Kimisi dünyayi kurtarmak ister, kimisi ülkeyi yasanabilir bir yer haline getirme arzusundadir. Kimi uzun bir yolculugu düslerken, bir baskasi kitap yazmak derdindedir. Ama kacimiz basarmisizdir bu güzel hayalleri? Peki sorun nedir acaba? Imkanimiz, gücümüz, aklimiz yerindeyken hep hayal olarak kalmak zorunda midir güzel seyler? Gencken paramiz olmaz yapamayiz, orta yasa gelince vaktimiz yoktur sonra bir bakmisiz yaslanmisiz bu seferde sagligimiz, gücümüz kalmamistir. Hep derler ya, "Dogru zaman o andir ne yarin ne de dün." diye. Dogru zaman o andir evet ama kendimize dogru yatirimi dogru zamanda yapmis isek..

Gerilla Pazarlama

TV ve gazete reklamlari, afisler, billboardlar ya da postayla gönderilen brosürler... Tamami hepimizin alisik oldugu, cogu zaman yüzüne dahi bakmadigimiz pazarlama enstrümanlari. Peki bu siradanliktan, ayniliktan uyandirabilecek eglenceli ve siradisi yöntemler, fikirler yok mu acaba diyorsaniz size Gerilla Pazarlama' yi önerebilirim.

Jay Conrad Levinson' un 80' li yillarda "Dar Bütceli Isletmeler Icin Pazarlama Tavsiyeleri" arastirmalari sonucunda 527 maddeyle ortaya cikardigi, bu maliyeti düsük ama geri dönüsümü renkli ve güclü pazarlama modeline gerilla pazarlama deniyor. Günümüzde yalnizca kücük isletmeler icin degil ayni zamanda dev markalar icinde basvurulan bir yöntem.

Kurallari Nelerdir?

Adi üstünde gerilla.. Hayal dünyaniz ne kadar genisse, gerilla yönteminiz o kadar siradisi olabilir. Bulundugunuz ülkenin kurallarini unutmadan ve insanlari rahatsiz etmeden sinirlari zorlamak mümkün. Zihnimizde daha net sekillenmesi adina birkac özelligini belirtmekte fayda var sanirim:

Kültürel Farkliliklar

Farkli ülkelerden insanlarin bulundugu bir isletmede calisiyorsaniz, baska kültürlere bakisiniz, tavriniz siz varkinda olmadan degisiyor. Birde uluslararasi is yapan bir firmadaysaniz ve bir ayaginiz hep disardaysa, davranislarinizin kontrollü olmasina özen göstermeniz zorunlu hale geliyor. Hangi ülkeye is yapacaksaniz, o ülkenin is kültürüne, insanlarin davranis bicimine, mimiklerinize varincaya kadar herseye dikkat etmeniz gerekebiliyor. Iyi ürün, degerli teknoloji ve kusursuz bir servise sahipseniz bastan arti puanlari topluyorsunuz. Ancak yapacaginiz birkac yanlis davranisin, sizin ve firmanizin bütün artilarini alip götürecegini gözardi etmemeniz gerekir.


1995 yilinda ABD kongre üyesi Richardson, kacirilan iki Amerikan askeri icin Irak' ta Saddam Hüseyin' le bir görüsme yapar. Görüsme esnasinda Richardson bacak bacak üstüne atarak ayakkabilarinin tabaninin Saddam tarafindan görünmesine neden olur. Richardson' un bilmeden yaptigi bu davranis sonrasi Saddam görüsmeyi yarida keser ve odadan ayrilir. Arap ve Dogu kültürlerinde insanin ayakkabisinin alti temiz olmamayi simgeler ve ayakkabi tabaninin muhataba gösterilmesi hakaret olarak algilanir. Tabi Richardson durumdan habersiz, saskin saskin bakakalmistir.

Zaman Yönetimi Yerine Kisisel Yönetim

Zaman yönetimi üzerine o kadar cok sey yazildi ki, üst üste koysak 20 metrelik kaynak cikar herhalde. Sayisiz hayat danismani zamani nasil yönetmemiz gerektigini durmaksizin anlatiyor. Açıp yorumlara bakiyorum, nedir bu zaman yönetimi diye, karsima ilk cikan tanim; "Zaman yönetimi; zamani optimal kullanma sanatidir."

Ayni hizla akip giden, bizlerin davranislarindan ve hareketlerinden bagimsiz olan soyut bir durumu nasil yönetebiliriz ki? Bence yönetemeyiz ve biraz daha ileri gideyim zaman yönetimi diye birsey yoktur. Cok mu ileri gittim? aciklayayim efendim; insan bir gün icerisinde 24 saate sahip ve bu 24 saat, calisarak, uyuyarak, gezip-dolasarak, bilgisayar basindan hic kalkmayarak, kitap okuyarak ya da sayamayacagimiz bircok mesgaleyle harcanabilir. Biz sahip oldugumuz 24 saati harcarken zamana degil de, yaptigimiz ise, o zaman diliminde nasil davrandigimiza bakariz. Organize olmus bir kisiysek, ödevlerimizi planli yapiyorsak, düzenli yasayabiliyorsak, yaptigimiz her ne ise ona iyi motive olmussak, o iste basari elde ediyoruz. Tembellik yapiyorsak, plan-program hayatimizda yer edinmemisse, disiplin kelimesine olabildigine yabanciysak sonuclarina da katlanmak zorunda kaliyoruz. Basari sebebimiz, zamani iyi yönetiyor olmamizdan degil kendimizi iyi yönetiyor olmamizdan kaynaklanmaktadir.

Kozmetiksiz yapamam, kriz de olsa!

Dünyanin büyük bir kismi krizle yatip krizle kalkarken gazetelerde, dergilerde neden hep bunalima girmis erkekleri görüyoruz ya da ben görüyorum:) Yasli erkekler, genc erkekler, endiseli ve bitkin erkekler, caddelerde erkekler, suratlari asik, baslari önlerinde erkekler, tirnaklarini yiyen, basi ellerinin arasinda gücü tükenmis erkekler, bankta oturmus derin derin düsüncelere dalan erkekler, elleri kelepceli polis tarafindan götürülen erkekler.. Tamam bu sonuncusunu görmedim ama böyle giderse yakin da onuda görecegim. Peki ya kadinlar? "Onlara kriz ugramadi mi acaba?" diye düsüncelere dalmisken, tam konuya uygun bir arastirmayla karsilastim. Gercekler benim gördügümden cok baskaymis. Inceleyelim;

SMART- Hedef Analizi

Is hayatinda ve özel hayatta siklikla kullanabilecegimiz SMART Analizi hedef belirlemede essiz bir öneme sahiptir. Daha fazla basari, calisan memnuniyeti, iyi bir egitim, güzel bir görünüm ya da sigarayi birakmak gibi hedeflere sahip olabilirsiniz. Ne yazik ki yalnizca bir kismimiz hedefe ulasmanin verdigi hazzi yasayabiliyor. Nedeni cok basit; uygulanabilir bir hedef belirlemiyoruz ya da hedefi belirliyoruz sonrasini getiremiyoruz. Baska bir degisle hedeflerimizi dogru sekilde formüle edemiyoruz.

Eger bir hedefe ulasmak istiyorsak öncelikle nesnel kriterleri belirlememiz gerekir. Bu kriterler hedef yolculugumuzda bizlere klavuz görevini üstlenecek ve merdivenleri yavas yavas ama emin adimlarla cikmamiza   yardimci olacaktir.

Yangin Alarmi!! Önce Binayi Terkedin Sonra Tweetleyin!!

Sosyal medya bütün hiziyla toplumu degistirmeye devam ediyor. Resmi dairelerde devasa dolaplarin üzerinde " Yangin aninda ilk kurtarilacak" yazardi. Karsilastigimiz iyi ya da kötü herseyi sosyal medyada paylasma meraki uyari levhalarini da etkilemis görünüyor. Avustralya' dan bir örnek:

Yangin aninda önce binayi terkedin, sonrasinda ister tweetleyin isterseniz fotograflari paylasin:) trajikomik ama gercek!


Twitter ve Facebook' ta Dogru Zamanlama

Facebook ve Twitter' da paylasimlarinizla daha fazla arkadasinizin dikkatini cekmek istiyorsaniz iste size kücük ipuclari;

Cumartesi, Facebook icin en hareketli zaman dilimi. Gönderilecek postalarda öglen ve aksam 7 tercih edilmelidir. Ayrica her iki günde bir göndermis oldugunuz postalar dikkatlerin sizde toplanmasina neden olabilir.

Twitter' da retweet icin en iyi zaman dilimi aksam 5. Tiklanmanin en yogun oldugu zaman dilimleri ise; 12 ile 18 saatleri arasi. Gün icerisinde 1-4 arasi Tweet birakan kisi, yüksek tiklanma oranina ulasabiliyor.

Facebook olmasaydi dünya nasil olurdu?

Facebook hayatimizin ayrilmaz bir parcasi. Mesajlasma, dogum günü kutlamalari, chatlesme, flört etme, video-müzik paylasimlari, politik görüsler ve daha fazlasi. Firmalar icin marketing ve komunikasyon imkanlarini unutmamak gerekir tabi. Peki ya Facebook olmadan da yasayabilirmiydik? Tabiki yasayabilirdik, 2004 yili öncesinde yasayabildigimiz gibi.

Facebook' lu ve Facebook' suz dünya analizi, izleyelim:)



Disney Metodu

Walt Disney karakterlerini tanimayanimiz yoktur. Micky Maus, Goofy, Donald Duck.. Cocuklugumuzun renkli kahramanlari. Peki birgün gelipte bu kahramanlarin bizim ya da firmalarimizin problemlerini cözmede yardimci olabileceklerini düsünürmüydünüz?

Bu yazimizda Disney Metodu üzerine bir incelemede bulunacagiz. Bir problem cözme ve yeni fikirler üretme metodu olan Disney Metodu, 3 farkli karakterin tutum ve davranislariyla sonuca ulasma yöntemidir. Kahramanlarimiz; Micky Maus, Goofy ve Donald Duck hayalci, realist ve degerlendirmeci rolleriyle Disney Metodunun bas kahramanlari.

Hayalci kahramanimiz; vizyoner, siradisi, kurallardan bagimsiz, yeni düsünce alanlari gelistirmeye merakli bir karaktere sahip. Realist kahramanimiz, hayalcinin fikirlerini somutlastiran ve bu fikirleri kullanilabilir hale getiren yapida.
Son kahramanimiz ise Degerlendirmeci. Verileri ve geri dönüsümleri kontrol, analiz ve iyilestirme asamalarindan gecirerek sonuca ulastirma özelliklerine sahip. Disney Metodunda dikkat edilmesi gereken nokta, siralamaya dikkat edilmesi. Kisaca özetlersek; Hayalci tarafindan ortaya atilan fikir ya da cözümün realist araciligiyla netlestirilmesi, ardindan degerlendirmeci tarafindan yapilan iyilestirmeler neticesinde optimal sonuca ulasilmasidir.


Kahramanlarimizin görevlerini ve tutumlarini aciklamaya calisalim:

Müsteriyi Anlamak ve Ekonomik Bagimsizlik - Coco Chanel

" Moda rahat ve şık olmak zorundadir." sözü Coco Chanel' i (1883-1971) özetliyor sanirim. Bu sözü söylediginde moda dünyasina olabildigine yabanci, yaptigi sapkalari müsterilerine satmaya calisan mütevazi bir isletmeciydi.

1916 yilinda ilk üretimine erkek camasirlari ve kadin sapkalariyla basladi. 1918 yilinda üretmis oldugu kadin pijamalari 20. yüzyil baslari icin alisilmisin disindaydi. O dönem bayan elbiselerindeki zerafet ve incelik, tabi bunun yaninda vermis oldugu eziyet ve rahatliktan yoksunluk, Chanel' in bayan pantolonu üretimine baslamasina yol acti. Moda dünyasinda cigir acan bu kolleksiyonlar bütün dikkatlerin Chanel üzerinde toplanmasini sagladi. Tepkiyle birlikte kadinlar onun tarzini sevmeye basladilar. 20'li yillara gelindiginde Chanel modanin kalbi Fransa' da bir marka olmustu artik. Şık, zarif ve rahat ürünlerle kendi stilini olusturmus adeta kadinlari pesinden kosturur duruma gelmisti. Chanel' in yaptiklari yalnizca inovasyon degil ayni zamanda büyük bir revolüasyondu.

Bayanlar Erkeklerden 2 Kat Daha Hareketli

Ekonomi Profesörü John Becker (Oregon State University) ve Loyola Marymount' un 1500 firma üzerinde yapmis olduklari arastirmaya göre; yönetim kademesinde calisan bayanlar ayni kademede calisan erkeklere oranla 2 kat daha fazla is degisikliginde bulunuyorlar.

Arastirma; bayan yöneticilerin % 7,2' sinin arastirma süresince is degistirdigini, bu oranin erkek meslektaslarinda % 3,7' de kaldigini ifade ediyor.

Bayan yöneticilerin is degisikligine gitme sebepleri arasinda; daha büyük firmada calisma istegi, daha yüksek ücret ve kariyer hedefi ilk siralarda.

Bayanlarin risk almaktan hoslanmadiklari, garantici olmayi tercih ettikleri gibi ezberlere hepimiz alismisken bu sonuclar kesin yargilardan uzak durmamiz gerektiginin en acik göstergisi galiba.

Mülakat Esnasinda Yapilmamasi Gereken 50 Hata

Her 5 CV' den bir tanesinin yazim yanlislari ve kötü dil kullanimi nedeniyle elendigini biliyor muydunuz?

Almanya merkezli Alma Mater Danismanlik Sirketinin yapmis oldugu arastirmaya göre ise alim uzmanlari CV'lerde gördükleri yazim yanlislarindan oldukca muzdarip. Yanlis isim yazmalar, uygun olmayan fotograflar, unutulmus ya da eksik bilgiler basvurularin bosa gitmesine neden oluyor.

Eger CV'niz özenli ve eksiksiz doldurulmussa bir sonraki asamaya merhaba diyebilirsiniz ama burada durum daha vahim. Asagida mülakat esnasinda adaylarin siklikla tekrar etmis olduklari hatalari siralamaya calistim. Liste biraz uzun oldu ama umarim faydali olur:)

Mülakat Sonrasi 3 Önemli Asama



Cizgileri Netlestirin: Eger mülakat esnasinda sormayi unutmus iseniz, görüsmeden en erken üc gün sonra telefon ederek görüsme hakkinda bilgi alabilirsiniz. Mülakat sonuclari bazen üc günde sonuclanmayabilir. Bürokrasinin yalnizca devlet kurumlarinda karsilasilan bir durum olmadigini gözardi etmemelisiniz ancak maksimum bir hafta icerisinde normal sartlarda mülakat sonucunuz netlesmis olacaktir. Arama sonucunda almis olacaginiz olasi bir olumsuz cevap karsisinda anlayisli davranmayi ihmal etmeyin. Hak verirsiniz ki bu is icin tek basvuran kisi siz degilsiniz ve alacaginiz olumsuz cevap karsisinda göstereceginiz anlayis ve kibarlik ilerde size arti puan olarak dönebilir.

Güzellik Basari Getirir Mi?

Bakim, güzellik denilince akla ilk bayanlar gelir(di), artik sira biz erkeklerde. TNS arastirma kurulusunun yapmis oldugu arastirma dikkatimi cekti. Arastirma, artik erkeklerinde kisisel bakim ve güzellik konusunda bayanlar kadar iddiali oldugunu gözler önüne serdi.

Almanya' da 1000 erkek üzerinde yapilan arastirma sonuclarina göre; erkeklerin % 90' lik orani is hayatinda dis görünüsün önemli olduguna ve basari getirdigine inaniyor. 30 ila 37 yas arasi grupta bu oran % 97 iken 40-59 yas araliginda bulunan orta yas jenerasyonda oran % 85. 18 ila 29 yas arasi genc kusak calisanlarda dis görünüs sahip olduklari araba markasindan daha önemliyken 60 yas üzeri kesimde tam tersi bir durum söz konusu.

Arastirmada öne cikan bir baska nokta ise; kisisel bakim ürünlerine olan ilgi. 18-29 yas grubunda bulunan erkeklerin % 70' lik kismi düzenli olarak kisisel bakim ürünleri kullaniyor. 30-39 yas araliginda bu oran % 68 iken, 40-59 yas grubunun % 59' luk kismi düzenli olarak kisisel bakim ürünleri kullaniyor.

Arastirmanin en ilginc yani ise; 18-29 yas grubu erkeklerin % 11' i evde futbol maci izlerken yüzlerine salatalik maskesi yapmayi tercih ediyor. 40-59 yas grubu erkeklerin % 16' si ise kirisik giderici ya da farkli bitkisel ürünleri tercih ediyor.

Gücün Isletme Misyonunda Kullanimi- Bill Gates



Bizim ana misyonumuz; " Dünya üzerindeki insanlara ve isletmelere, sahip olduklari potansiyeli göstermek." diye tanimliyor misyonunu Microsoft kurucusu Bill Gates.

1975 yilinda kurulan Microsoft, 1981 yilinda IBM' le antlasarak baslatmis oldugu MSDOS yazilim sistemiyle günümüzde kullanmis oldugumuz bircok yeniligin bas mimaridir desek abartmis olmayiz. Aradan gecen 30 yillik süre zarfinda Microsoft' ta kendini cagin sartlarina göre yenilemis ancak Isletme Misyonu bir kurulus bildirisi olarak varligini devam ettirmistir.

Simdi Microsoft organizasyonunun temel cekirdegini olusturan Isletme Misyonu' nun 3 önemli elementini aciklamaya calisacagiz. 


Dikkat! Burnout!!

Hersey ayni gidiyor! Hayattan zevk alamiyorum! Uyku düzenim yok! Yorgun ve sinirliyim!

Yukaridaki sözler günümüz insani icin öyle bilindik sikayetler haline geldi ki, neredeyse bütün bu sikintilari kabullenip öyle yasamaya calisiyoruz. Focus dergisinin gecen hafta yayimlanan sayisinda konu Burnout Sendromuydu. Cagimizin hastaliklari da kendisi gibi isiltili ve cekici duruyor peki ya icerigi?

Burnout Sendromu

Özellikle yogun ve zor hayat sartlari sonucunda insan bünyesinin bitmislik hali. Kalp rahatsizligi ve agir depresyon Burnout Sendromunun bir sonraki asamasi olarak ifade ediliyor.

Temel Belirtiler Neler?

- Fiziksel yorgunluk. Asiri basagrisi, uyku düzensizligi.
- Agresif davranis ve kolay sinirlenme.
- Duyarsizlik, erteleme, tükenmislik hissi.
- Is, aile, okul ya da cevreden uzaklasma istegi.


Burnout zayif bünyeli ya da hassas yapili insan demeden hepimiz icin büyük bir tehlike olarak karsimiza cikiyor. Özellikle kariyer, iyi hayat sartlari, harika bir ev, son model bir araba, kusursuz bir partner diye kendini paralayan 21. Yüzyil insani icin tehlike canlari calmaya basliyor. 30 ila 50 yas arasi grupta görülme riski daha fazla.

Bardagin Yarisi

Bardagin yarisi bos mu, dolu mu?
Bu klasik kisilik testini bilmeyen yoktur herhalde. Resimde gördügümüz bardaklar hakkinda nasil bir görüs belirtirsiniz?

Optimist görüslü insanlar bardagin yarisinin dolu oldugunu söylerken, pesimistler yarisinin bos oldugunu ifade ederler. Bu iki cevabin disinda farkli pencereleri kullanabilen insanlardan farkli cevaplar almamiz da mümkündür. Örnegin;  " Bu bardak icindeki suya göre iki kat büyüktür." ya da " Bardak tamamen doludur. Yarisi su ile diger yarisiysa hava ile." gibi.

Marketing Hedef Belirleme

Aktuel durum analizi (SWOT) yapildiktan sonra sira hedef belirlemeye yani firmamizin olmasi gereken yeri netlestirmeye geldi. Hangi hedeflere ulasacagiz? Hedeflerimize ulasirken marketing hangi rolü oynayacak? seklindeki sorulara cevap arariz. Hedef belirlerken ayrica pazarlama stratejimizin firmamizin temel stratejileriyle örtüsmesine dikkat etmeliyiz.

Firma marketing hedeflerini söyle siralayabiliriz:

- Karimizi arttirmak,


- Giderleri düsürmek,


- Satislarimizi arttirmak

SWOT Analizi

Güclü- Zayif Yönler

Firmamizi pazara basarili bir sekilde adapte edebilmemiz icin pazar analiziyle ayni öneme sahip diger bir konu da firma analizidir. Güclü yanlarimiz nelerdir? Hangi yanlarimiz zayiftir? Zayifliklarimizi güce nasil dönüstürebiliriz?

Güclü ve zayif yönlerimizi analiz ederken objektif kalmak zorundayiz. Ne kadar acik ve gercekci olursak analizimizde o derece  basarili olur. Güzelce yazilmis ancak gerceklikten uzak bir Zayif- Güclü yönlerimiz analizi kimseye fayda saglamayacaktir özelliklede firmamiza.



Sanslar ve Rizikolar

Firma analizimizde ic etkenler, yani güclü ve zayif yönlerimize degindikten sonra dis etkenlere yani sanslar ve rizikolar kismina gecebiliriz. Bu bölümde firmamizi dogrudan etkilemeyen ancak gelecekte karsilasabilecegimiz firsatlar yada tehlikeler analiz edilir. Sanslar ve rizikolar analizinde önemli olan firmamizin geleceginde bir öngörüde bulunmak ve simdiden hazirlik yapabilmektir.

Pazarlama Konseptinizi Nasil Planlarsiniz?

Eger isletmeniz icin bir pazarlama konsepti olusturmak istiyorsaniz öncelikle firmaniz icin uygun olan pazarlama enstrümanlarini belirlemeli ardindan dogru ürünü ve hizmeti pazara uygulama yöntemleri üzerine yogunlasmalisiniz.

Pazarlama konseptini 5 baslik altinda toplayabiliriz;

1- Öncelikle dis etkenleri belirleyin.
    - Müsteri
    - Rakipler
    - Bulundugunuz ülke, sehir etkenleri

2- Ardindan firma ici etkenleri analiz edin.
    - Firma Politikasi
    - Firma Kaynaklari

3- Ücüncü olarak pazarlama hedefinizi netlestirin.

4- Pazarlama hedefinizi belirledikten sonra pazarlama planimizi hedef dogrultusunda sekillendirebiliriz.

5- Son asamada pazarlama planimizi hangi stratejilerin belirleyecegini tespit etmeli ve uzun vadede stratejik yönlendirmeleri olusturmaliyiz.

Marketing Enstrümanlari Nelerdir?

     
     Pazar uygulamalarinda kullanacagimiz enstrümanlari belirlerken asagida belirttigimiz dort ana unsur üzerinden yorumda bulunmamiz müsteri ve ürün politikamizi netlestirmekte fayda saglayacaktir.

Gezi Notlari- Strasbourg

Birkac gün önce kücük bir Strasbourg gezisi icin yollara düstük..Bir dönem Fransa' nin olmus sonra Almanya'ya gecmis en sonunda kendi basina kalmaya karar vermis ancak Fransa etkisi agir basan bir kent Strasbourg. Tren garinda basliyor Strasbourg tarihi sanki. Her ayrintiyi, her güzelligi muhafaza etmisler. Yalniz yasadiklari dönemi degil kendilerinden sonra gelecekleri de düsünmüsler Strasbourglular. Kücük sokaklari, yüzyillik evleri, tarihi dokusuyla Avrupanin tipik baskentlerinden biri. Bir de su bisiklet kiralama sistemleri, sabirla bekliyoruz Türkiye' de ne zaman yayginlasacak diye.

Degisim Yönetimi ve Ford Company

Günümüz kosullarinda  firmalarin rekabet sartlarina ayak uydurmasi artik olmasi gereken bir durum degil olagan bir durum haline gelmistir.

Önemli buldugum isletmeler üzerine yaklasik 3 yildir yaptigim incelemeler sonucunda birbirinden cok farkli görünen firmalarin degisim yönetimi uygulamalari noktasinda benzerlikler gösterdigini rahatlikla söyleyebilirim.

Büyük otomotiv devi Ford Company, Ingiliz Havayolu Sirketi British Airways ya da Isvec bayrakli Ikea. Ortak noktalarini degisime direnmek yerine, degisimi yönetmek ve onunla birlikte büyümek olarak belirlediler. Uzun yillar ayakta kalabilmelerinin bir sirri da "degisimi yönetmek"ti.

Business Class

25 yasindaki Asli, ilk is gününde heyecan ve biraz merakla odasinda otururken orta yaslarda, siyah takim elbiseli bir adam kapisini calar.
- Merhaba Asli Hanim, benim adim Tugrul Kaya. Benim icin bir dakikaniz var mi?
Asli bu ismi daha önce duymustur ancak gelen kisinin sirket yöneticisi oldugunu hic düsünmemistir?
- Tabi buyurun nasil yardimci olabilirim?
Adam Asli' nin gösterdigi yere oturarak;
- Asli Hanim, size firmamizi anlatmama izin verir misiniz?
Asli biraz saskin ve merakli bir sekilde" Tabi buyurun''
der.

Kim Olursa Olsun Insanları Etkilemenin 10 Yolu


2000’ li yillar ve 21. Yüzyil... Iletisim cagi hic olmadigi kadar insanlari birbirine yaklastirirken fark yaratan birey ihtiyaciyla davranislarimizi yeni dünya düzenine uyma zorunlulugunu da bereberinde getiriyor. Yeteneklerimizi, kazanilmis bilgilerimizi kisacasi bize ait olan tüm özelliklerimizi cevremize aktarabilmek icin  6 milyar dünya vatandasini etkileyebilecek bir yolumuz olmak zorunda. Asagida siralayacagimiz 10 madde belki bu kadar iddiali degildir ancak insanlarla iletisimimizde kolayliklar saglayacagini düsünüyorum.


Kelime Oyunlari, Baska Türlü Söyleyin!

"Dün, dünde kaldi." diyor Mevlana... Bugün yeni seyler söylemek lazim! Ne söyledigine bakarken, nasil söyledigini ihmal etmemek en güzeli. Farkindaligimizi gösterebilecek, bazen kelimelerle oynamak... Yüklemi basa, özneyi sona alarak... Kalabalik dünyanin karmasik yasantisinda kisiligimizle, sözlerimizle fark yaratmak, söylenmeyeni söylemek... Asagidaki videoyu izlediginizde bunu daha iyi anlayacaksiniz. Bu video ne güzelde anlatmis, kelimelerin gücünü;



Yalniz kelimelerle degil, son pozlarimizla da fark yaratabiliriz, önyargidan uzak kalmak kaydiyla;) izleyelim..



Isinizden Uzaktayken Gevsemek Icin Ipuclari

Tatiller ülkemizde isletme yöneticileri icin rahatlama, gevseme ve dinlenme dilimi olmaktan cok, arkada birakilan yogunlugu düsünme seansi seklinde geciriliyor. Tatilimiz;  “isyerinde bensiz durumlar nasil, acaba x müsteriyi kazanabildik mi, y antlasmasi zamaninda onaylandi mi'' ve benzeri yüzlerce soruyla bogusma anlari olarak harcanip gidiyor.  Oysa ki yeni calisma yilina hazir girmek, gecirdigimiz dönemin yorgunlugunu bünyemizden atmak bir isletme yöneticisi icin ciddi öneme sahiptir.Arastırmalar, isletme yöneticilerinin neredeyse yarısının bir yaz tatili icin bile cok yogun oldugunu ortaya koyarken, tatil yaparken dahi telefon ve email trafiginden kurtulunamadigini ortaya koyuyor. Bu yazimda, tatilimizi verimli gecirmek, yeni is dönemine hazir ve zinde girebilmek icin tatilde isten uzak kalmanin yöntemlerini kisaca belirtecegim, umarim faydasi olur.

B Vitamini

Is arama sürecinde, referanslarimizi kullanmalimiyiz? Avusturya merkezli 563 is arayan ve 181 is veren üzerinde yapilan bir arastirma neticesinde is arayan insanlarin % 39' luk kismi referans olmadan is bulma ihtimalinin imkansiz oldugunu düsünüyor. Ve % 41' lik kisim ise bu imkanim varsa kullanirim diyor. Is verenlerin % 48' lik kismi böyle bir imkanin kullanilmasindan yana. Is verenlerin % 43' lük kismi ise, eger kisi aranilan sartlara sahipse referansa ihtiyac duymayacagi görüsünde. Is arayanlarda bu düsünceye sahip olanlarin orani yalnizca % 18. % 2' lik bir kisimsa referansin yada tanidik tavsiyesinin hicbir etkisi olmadigi görüsünde.


Iki is arasinda 8 Tüyo

Isinizi mi kaybettiniz? Peki ya simdi ne olacak? 8 öneriye göz atin lütfen.


1-İsten ayrildiginizi cevrenize söylemekten cekinmeyin (Cesurca ifade edin, isinizi kaybetmis olmak dünyanin sonu degil unutmayin.)

2-İssizligin avantajlarini arastirin. Her kriz yeni bir firsattir prensibini canli tutun.

3- Dengeli bir bütce olusturarak buna uygun hareket edin.(Bütcenizi biraz sıkın ve gereksiz harcamalardan kacinin.)

30-60-90 Stratejisiyle 3 Ay Icerisinde Is Dünyasina Merhaba!

30 Günde: Ilk 30 günlük periyodda konsantre olun. Neden bir is bulmak istiyorsunuz? 5 yil icerisinde nerede olmak istiyorsunuz? Güclü yanlariniz ve hedefleriniz nelerdir?( yalnizca is hayati olmayabilir) Hedefinize ulasmak icin önerileriniz nelerdir? Yeni bir is icin hangi imkanlari kullanmayi düsünüyorsunuz? Tüm bu sorulara cevap verdikten sonra icinde bulundugunuz 30 günlük süre icerisinde CV' nizi güncelleyin ve yeteneklerinizi iyilestirin.

60 Günde: Ilk asamayi gectikten sonra, nereye gitmek istediginiz ve güclü yanlarinizi netlestirin. Sonuclari arzuladiginiz is kollariyla karsilastirin. Sosyal medya üzerinden uygun ilanlari bulun ve CV' nizi göndermeye baslayin. Oturup beklemek yerine sizi hedefinize ulastiracak diger bütün yollari arastirmaya koyulun. Mesleki fuarlar, konferanslar, daha önce gitmediginiz yerler kisacasi yeniliklere yogunlasin.

90 Günde: Son 30 günde stratejiniz üzerinde eksik noktalari tamamlayin. Red cevaplari ve olumsuzluklara kendinizi hazirlayin. Olumsuz geri dönüslerin nedenleri hakkinda objektif analizde bulunun. Neden sorusuyla problemleri bulup, nasilla iyilestirme yolundan ayrilmayin. Networkunuzu gelistirmeye devam edin. Yalnizca es, dost yada akraba degil onlarin arkadaslarinin arkadaslarina kadar ulasmaya calisin. Sosyal medya araclariyla kendi marketinginizi yapin. 30-60-90 stratejisi belki size is garantisi veremez ancak hic bir planinizin olmamasindan iyidir.

Yaraticilik ve 29 Fikir

01. Listeler Yapin
02. Not defterinizi yaninizdan ayirmamaya calisin
03. Akliniza gelenleri kisada olsa yazmayi deneyin
04. Bilgisayardan kurtulun
05. Kendi kendinizi yemekten vazgecin
06. Yogunluktan siyrilmak icin aralar kullanin
07. Dusta sarki söyleyin
08. Kahve icerek günün yogunlugundan uzaklasin
09.Yeni müzikler kesfedin
10. Acik olun
11. Etrafinizi üretici insanlarla cevirin

Iyi bir sunumun 10 Temel Kurali

Anlatmak güzeldir. Kisa, öz ve akici oldugu sürece. Peki ya sunum yapmak? Anlatmak midir yalnizca, yoksa bilgilendirmek, aydinlatmak mi?

Sunum yapmak is hayatinin önemli enstürmanlarindan bir tanesi. Hizli temposuna  ayak uydurmaya calistigimiz 21. yy. her haliyle bizi kendisi kadar hizli ve pratik olmaya zorluyor. Iste böyle bir ortamda iyi bir sunum yapmak; kisaca anlatmak istedigimiz konuyu derinlikleriyle ancak kisitli zamanda, dinleyicilerimizi dogru sekilde bilgilendirme seklinde yorumlanabilir. Bu yazimda iyi bir sunum icin dikkat edilmesi gereken 10 ana kurali kisaca ifade etmeye calisacagim.

Ilk Is Görüsmesinde Her Dört Kisiden Yalnizca Bir Tanesi Is Sahibi Oluyor

Bir is sahibi olabilmek icin ortalama kac tane is basvurusu yapmalisiniz? 10, 20, 50, 100 Arastirmalar kesin bir rakam söyleyememekle birlikte ortalama 50 is basvurusu yapmaniz gerektigini ifade ediyor. Ve 2010 yilinda Bati Avrupa ülkeleri genelinde yapilan baska bir arastirmaya göre ise; firmalarin %48'lik kismi basvurulari online kabul ederken, %28'lik kisim e-mail üzeri ve yalnizca %7'lik kisimsa geleneklerine ve aliskanliklarina siki sikiya bagli kalarak is basvurularini kagitli kabul ediyor. ( Geriye kalan kismin herhangi bir tercihi bulunmuyor.)

Veriler isiginda alismis oldugumuz basvuru formlari tarihe gömülmek üzere yada haksizlik etmeden ifade edersek %7' lik bir oranla uzatmalari oynuyor. VDE Arastirma sirketinin yapmis oldugu bir baska arastirmadaysa, is basvurusu yapan her 4 kisiden yalnizca bir tanesi ilk mülakat sonrasi ise kabul ediliyor. Yani is basvurusu yapan bir kisinin 3. görüsmesinde isi alma ihtimali bir hayli fazla. Ne dersiniz aslinda hicte sanildigi kadar karamsar degil durum. Tabiki bahsedilen mülakat sartlarinin asgari oranda karsilanmasi, olmazsa olmazlarimiz arasindadir, unutmayalim.




Internet Unutturuyor mu?

Bir dokunusla evde, ofiste ya da yolda aradiginiz herseyi bulabilecek teknolojiye ulasmisken, bu bilgileri aklimizda tutamiyoruz.  Colombia Üniversitesinde yapilan bir arastirma arama motorlarindan edinilen bilgilerin cabuk unutuldugunu ortaya koyuyor.
Bir düsünün, istediginiz konuyla ilgili bir baslik giriyorsunuz ve karsiniza binlerce kaynak cikiyor. Bu kaynaklardan birini seciyorsunuz ve aradiginiz bilgiye saniyeler icinde az bir emekle sahip oluyorsunuz.. Peki ya sonrasi? Sonrasi cok basit, unutuyoruz. Uzmanlar internet üzeri edindigimiz bilgilerin tekrar edilmemesinden ve üzerinde gecirilen vakit azligindan unutulma ihtimalinin, bir kütüphaneden kendi imkanlarimizla bulup, inceledigimiz bilgiye göre cok daha yüksek oldugunu ifade ediyor.